Diziyi daha önce izlemeyenler için kısa bir giriş yapayım. Her bölümü bir öncekinden konu olarak bağımsız olan dizinin bölümlerindeki tek ortak nokta ise olmazsa olmazı olan teknolojik yaratıcılık diye özetleyebilirim. Aklınıza dahi gelmeyecek türden teknolojik şeyleri hayatın içinde yer edindirip ardından bunun artı ve eksilerini gözler önüne seren bir teması var. Ayrıca o kadar hayattan konular seçilmiş ki üzerine düşünecek çok şey bulabiliyorsunuz. Teknoloji ve günlük yaşamı birbirine bağlayan ancak pek de fantezi ürünü olmayan bir şey arıyorsanız bu diziyi izleyebilirsiniz derim. :))
Bölüme dönecek olursak... Başlar başlamaz gözüme ilk çarpan konu aslında hepimizin zaman zaman yaptığı bir şey oldu. Bu şey taktiksel anlamda hoşlandığımız veya bizi fark etmesini istediğimiz kişiyle doğrudan ilgilenmeyip bunun yerine daha çok yakınındaki insanlara odaklanarak o kişinin bizi dolaylı yoldan fark etmesini sağlamak. Sanırım içgüdüsel olarak yaptığımız bir yöntem. Yalnız ne kadar geçerli doğrusu ondan pek emin değilim. Sonuç itibarıyla halen bekar biriyim. :)) Bu durumda yöntemi çok da övmenin bir mantığı yok tabii ki. :))
Engellenen insanlar.
Akıl akıl, ah şu akıl.
Vee sonuç... Diziyle ilgili bir diğer söylemem gereken konu ise bu bölümde de yine kendini gösteren suç ve ceza teması. Birçok bölümde bu adalet olgusu sorgulanıyor aslında. Ancak şunu diyebilirim ki kesinlikle ama kesinlikle senaristin çok zalim bir adalet anlayışı var. Ya gözdağı vermeyi çok seviyor ya da tam anlamıyla işkencenin bir ceza olması gerektiği konusunda kendinden emin. Çünkü bu bölüm dahil önceki birkaç bölümde de aynı adaletsizliğe tanık oldum. Tabii herkesin adalet anlayışı farklı olabilir o yüzden diyebileceğim tek şey benim adalet anlayışıma göre fazlasıyla zalimce olduğu. :))
Güzel ve yine oldukça düşündürücü bir bölümdü. İzlemeyen herkese de şimdiden iyi seyirler... :))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder