18 Ocak 2015 Pazar

AD: Roşin Çiçek

Roşin Çiçek (1994-2012)

Roşin Çiçek, eşcinsel olduğu için aile içi şiddete maruz kaldığından evden kaçtı ve 2 Temmuz 2012'de babası ve amcaları tarafından yakalanıp tabancayla başından vurularak otoyolun kenarında ölüme terk edildi. Öldürüldüğünde henüz 18 yaşına yeni girmişti.


Babasının sözlü ve fiziki saldırısına maruz kalan Roşin, yaşadıklarına daha fazla dayanamayarak 2011 yılında 16 yaşındayken ilk kez evden kaçtı. Polise sığınan Roşin'in karakolda anlattıkları evden kaçma nedenini de ortaya koyuyordu:
"Kendimi bildim bileli öz babam Metin Çiçek'ten şiddet görüyorum. Babam beni sopayla, yumrukla dövüyor. Bıçakla üzerime yürüyor. Elime ve bacağıma çatal batırıyor..."
Roşin, polislerden kendisini yetiştirme yurduna göndermelerini istedi. Ancak 1 hafta sonra baba Metin Çiçek, rehabilitasyon merkezinden oğlunu alarak eve götürdü. Ardından Roşin 1 buçuk hafta sonra tekrar polise başvurarak şunları söyledi:
"Babam bana ‘Ailem rezil olmasın diye seni getirdim’ dedi. Ben kesinlikle aileme teslim edilmek istemiyorum. Ben erkek yetiştirme yurduna gitmek ve okumak istiyorum. Babamdan davacı ve şikâyetçi değilim."
Bu ifade Roşin'in kurtuluş mücadelesinin resmi kayıtlardaki son sözleri oldu.

Roşin'in ismi yaklaşık 1 yıl sonra polis kayıtlarına bu kez ‘kayıp şahıs’ olarak geçti. Baba Metin Çiçek, 1 Temmuz 2012 günü emniyete başvurarak oğlu Roşin'in kayıp olduğunu bildirdi. Ertesi gün ise Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi kavşağında bulunan ağır yaralı genç Roşin'di. Hastanede 2 günlük yaşam savaşını kaybeden Roşin'in otopsi raporunda, ‘baş kısmından bitişik atışla öldürüldüğü’ yazıyordu.

Emniyete ulaşan ihbar, gözleri Roşin'in babası ve 2 amcasına çevirdi. İhbarcı, baba ve amcaları tarafından kovalanan gencin, önce darp edildiğini ardından da bir otomobilin bagajında infaz edildiğini söyledi. Bunun üzerine baba Metin Çiçek ve amcalar Mehmet Alican Çiçek ve Şeyhmus Çiçek gözaltına alındı. Amcaya ait aracın bagajında kan izlerine rastlanırken, silah da amcalardan birinin evinde bulundu. Ancak ailenin 3 ferdi de cinayeti işlediklerini kabul etmedi.


Mahkeme süreci


09 Aralık 2012 / 1. duruşma

Amca Şeyhmus Çiçek, cinayetle bir ilgisinin olmadığını, yeğeninin cinsel yönelimini bilmediğini dosyada yeni öğrendiğini iddia etti. Ağabeyinin, yeğeni Roşin'in ortadan kaybolduğunu söylemesinin ardından ağabeyi ile aramaya çıktıklarını belirtti.

Tutuklu halde bulunan diğer amca Mehmet Alican Çiçek ise savunmasında, anne Gülten Çiçek'in kendisini aradığını ve oğlunun kaybolduğunu söylediğini belirtti. Bunun üzerine baba Metin Çiçek'i aradığını ve Roşin'i aramaya başladıklarını ifade eden amca, kendisinin de diğer kardeşi Şeyhmus Çiçek gibi Roşin'in öldüğünü cezaevinde duyduğunu iddia etti.

Roşin'in babası Metin Çiçek ise savunmasında, bir baba olarak buna yüreğinin dayanmadığını belirterek, söz konusu suçlamayı kabul etmediğini söyledi. Oğlunun ölüm haberini ise cezaevinde öğrendiğini, kardeşlerinin olayı kendisi ile ilgili olduğunu bundan dolayı da üstüne alması gerektiğini; ancak bunu kabul etmeyeceğini ifade etti.

Mahkeme heyeti, sanıkların kuvvetli suç şüphesi ve delilleri karartabilecekleri gerekçesi ile tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı 18 Ocak 2013 tarihine erteledi.

18 Ocak 2013 / 2. duruşma

Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği'nin (SPoD) müdahillik talebi kabul edildi.

SPoD adına müdahillik talebinde bulunan Fırat Söyle, "Davada sanıklar bir çatışma halinde. Kimin öldürdüğünü bilemiyoruz. Dolayısıyla davaya müdahil olmamız hem suçluların ortaya çıkarılması ve en ağır şekilde cezalandırılmaları açısından hem de LGBT'lerin yalnız olmadığını göstermek açısından çok önemli" sözlerini dile getirdi.

2 Nisan 2013 / 3. duruşma

4 Şubat'ta görülmesi beklenen duruşma teknik bir sebepten ötürü 2 Nisan 2013'te görüldü.

Sanık yakınları ve davayı izlemek için adliyeye giden aktivistler arasında arbede yaşandı. Bunun üzerine hakim duruşma salonundaki herkesi dışarı çıkardı.

Duruşmada Roşin'in annesi, amcalar hakkında yaptığı şikayeti geri çekti.

Kaos GL'nin müdahillik talebi ise bir derneğin (SPoD LGBT) müdahilliğinin yeterli olması gerekçesi ile reddedildi.

30 Nisan 2013 / 4. duruşma

Anne Gülten Çiçek duruşmada yine çocuğun eşcinsel olmadığını söyledi ve LGBTİ derneklerinin kendilerine zarar verdiğini, LGBTİ bireylerin duruşmaya katılmasını istemediğini bağırarak dile getirdi.

Savcı davayla ilgili mütalaasında baba hakkında “alt soyu tasarlayarak öldürmekten” ağırlaştırılmış müebbet ve iki amca hakkında tasarlayarak öldürmek ve cinayete iştiraktan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.

Siyah Pembe Üçgen'in ve Diyarbakır Barosu'ndan iki avukatın müdahillik talepleri ise reddedildi.


24 Mayıs 2013 / 5. duruşma

Duruşmada Roşin'nin annesi Gülten Çiçek, karakolda verdiği ifadelerin hiçbirini hatırlamadığını belirtti:
"Bu olaylarla her üç sanığın da alakası yoktur. Eğer oğlumu eşim öldürseydi, çocuklarımı cezaevine görüşmeye götürmezdim"

Baba Metin Çiçek ise bunun aksini ifade ederek kısmen de olsa doğruları söyledi:
"Oğlum 10 gün boyunca kayıptı. Diğer oğlum Batıkent Semti'nde olduğunu öğrenmiş. Onunla birlikte aramaya çıktık. Kendisini geç saatlere kadar aradık, ancak bulamadık. Daha sonra iki arkadaşına rastladım. Bana nerede olduğunu söylediler. Arkadaşlarıyla birlikte arabayla Roşin'i almaya gittik. Sonra arkadaşlarını bıraktık. Arabada onunla konuşmak istedim. Derdini, sorununu sordum. Bana küfürlü konuşmaya başladı. Arabanın arkasında oturduğu için benim boğazımı sıktı. Bana birkaç yumruk vurarak boğazımı sıktı.

Ben onu tedavi ettirmek istiyordum. Bana saldırınca ruhsatsız silahımın dipçiği ile kafasına vurdum. O sırada silah ateş aldı. Kaza ile kendisini vurdum. Kendisini Diclekent'te bıraktım ve eve gitttim. Roşin'i ben vurdum. Diğer kardeşlerimin bu olayla ilgisi yok. Bunları saklamamın nedeni eşimin beni boşayacağını söylemesiydi. Bu olay nedeniyle kalp krizi geçirdim. Eşimin benden boşanmaması için olayı gizledim. Yaptığımdan çok pişmanım. Bir babanın yapmaması gereken bir şeyi yaptım."

Ancak durum anlatılan kadar masum değildi. Baba Metin Çiçek'in ifadesinin ardından Roşin'in küçük kardeşi, duruşma salonunda ağlayarak her şeyi anlatmak istediğini söyledi. Aile bireylerinin tüm engelleme girişimlerine rağmen mahkeme söz hakkı verdi ve küçük kardeş her şeyi anlattı:
"Ağabeyim 10 gündür kayıptı. Biz onu aramaya çıktık. Daha sonra babamla bir yerde oturup simit yedik. Bu sırada amcam Şeyhmus, yanımıza geldi. Daha sonra amcamla birlikte aramaya devam ettik. Amcam bana, 'Ben sıkacağım sen suçu üstüne al. Bagaja koyup yolda atarız' dedi. Ben bunu kabul etmedim. Akşam evde yemek yerken amcam Şeyhmus, babama, 'bugün onun kafasına sıkacaksın, sıkmazsan yarın kendi kafana sık' dedi.

Babam banyo yaptıktan sonra amcam ile birlikte dışarı çıktılar. Akşam 1 sularında ağabeyimin bir arkadaşını aradım ve nerede olduklarını sordum. Bana yerlerini söyleyince durumu babama anlattım. Daha sonra ben uyudum, sabah babamın eve geldiğini görmedim. Sabah saatlerinde polisler eve gelince ben uyandım, amcam Şeyhmus'u çağırmaya gittim. Amcamın iki tabancası var. Evde arabanın paspaslarını gördüm. Paspaslarda hafif kan vardı, onları yıkayıp balkona asmışlardı.

Panikliydi, sonra odaya girip üstünü değişti. Birlikte arabaya bindik uzak bir yere gittik, kendisine ‘arabayı niye buraya bıraktık’ diye sordum. Bana ‘boşver, aracın plakası sahte’ dedi. Daha sonra bizim eve geçtik. Amcam Mehmet Ali ile karakolun kameriyesinde otururken ağabeyimin vurulduğunu öğrendik. Amcam ve ben bayıldık. Hatta amcam kendine vurarak feryat etti"
Bu sırada oğlunun ifadesini sık sık kesen anne Gülten Çiçek, "Şuuru yerinde değil. Ne söylediğini bilmiyor" diyerek tepki gösterdi.

Mahkemenin ara vermesi sırasında ise sanıkların yakınları adliye koridorunda gazetecilere tepki gösterdi. Gazetecilerin adliye binasından çıkmasını isteyen aile üyelerine polis izin vermedi. Bu sırada Roşin'nin annesine ait şu söz akıllara durgunluk veren cinsteydi:
"Eşcinsel olsaydı kendi ellerimle öldürürdüm. Siz bizi rezil ettiniz"
Yeni gelişmeler üzerine savcı mütalaasını yeniden hazırlamak üzere geri çekti.

LGBT Antalya Pembe Caretta tarafından gerçekleştirilen Roşin Çiçek eylemi

28 Haziran 2013 / 7. duruşma

Atamalar ve tayinler sebebiyle mahkeme heyeti değişikliği nedeniyle ertelendi.

15 Ağustos 2013 / 8. duruşma

Geçici mahkeme heyetiyle görülen dava, sanıkların tutukluluk kararının devamıyla ertelendi.

5 Aralık 2013 / 9. duruşma

Yeni mahkeme heyeti, Roşin'in ailesinin talebi üzerine, altı duruşma önce davaya müdahil olan SPoD'un “suçtan doğrudan zarar görme ihtimali bulunmaması” gerekçesiyle müdahilliğini geri aldı.


LGBTİ örgütlerinin Roşin için Galatasaray Meydanı'nda yaptığı kefenli eylem.

10 Şubat 2014 / 10. duruşma

Davaya müdahil olmak isteyen SPoD ve bazı LGBTİ örgütlerinin üyeleri ile CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal mahkemeye dilekçe verdi. Ancak mahkeme tarafından reddedildi.

Mahkemenin söz hakkı verdiği anne Gülten Çiçek, bunun kazadan ibaret olduğunu ve eşini serbest bırakmalarını istedi:
"Vicdan azabı çekiyorum. Bir kurşunla 3 kişi bir çocuğu nasıl öldürür anlamıyorum. Evlat acısı bambaşkadır. Oğlumun vurulduğunu duyduğumda yere yıkıldım. Bunun nasıl bir acı olduğunu anlatamam. Oğlumu o haliyle görünce yıkıldım. 3 evladımın üstüne yemin ederim ki bu bir kazadır. Sanıklardan asla şikayetçi değilim. Bir baba asla çocuğunu öldürmez. Mahkeme Başkanı olarak değil, bir baba olarak size yalvarıyorum. Çocuklarımı babasız bırakmayın. Metin ceza alırsa kendimi 14'üncü kattan atarım"
Roşin'in diğer kardeşleri ise babalarını geri istediklerini belirterek, "Bizim babamız evladını öldürmez. Şikayetçi değiliz" dedi.

Baba Metin Çiçek, çocuğunun sürekli evden kaçtığını ve onu geri götürürken bir kaza olduğunu belirtti:
"Batıkent sitesinde bir bayan vardı. Gidip oradan çocuğumu aldım. Çocuğumu psikoloğa götürecektim. Yolda giderken bana saldırdı. Boğuştuk, o sırada her zaman yanımda olan ruhsatsız silahın dipçiği ile kafasına vurdum. O sırada silah patladı. Çocuğu kaldıracakken kan gördüm ve dondum. Ben çocuğumu bilerek, planlayarak öldürmedim"
Amca Şeyhmus Çiçek ise, olayla bir alakası olmadığı belirtti:
"Benim bu olayla bir alakam yok. Yeğenimi aramaya çıktım. Suçlu olsam karakola kendim gitmezdim. Bu olayı tasarlayarak yapmak isteseydik, yolda bırakmazdık. Ailem ve ben çok perişanız"
Diğer amca Mehmet Çiçek de iddiaları reddetti:
 "Ben bu aileyi korumak zorundayım. Yeğenimi nasıl öldürebilirim? Biz öldürseydik daha önceden öldürürdük. Biz öldürseydik, götürüp denizde boğardık. Allah’tan başka kimse de görmezdi. Öldürseydik bulunduğu yere bırakmaz, başka yere götürürdük"
Avukatların savunmalarının ardından mahkeme kararını açıklamak üzere duruşmaya kısa bir ara verdi.

Mahkeme Kararı


Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 10. duruşmanın sonunda almış olduğu karar neticesinde baba Metin Çiçek'i 'üstsoy veya altsoydan birine karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış ömürboyu hapis cezasına; amca Mehmet Alican Çiçek ile Şeyhmus Çiçek'i ise 'kasten öldürme' suçundan ömürboyu hapis cezasına çarptırdı.

Mahkeme gerekçeli kararında uluslararası ve ulusal düzenlemeler göz önüne alındığında, bir kimsenin farklı cinsel yönelimleri nedeniyle yaşam hakkının elinden alınmasının hiçbir koşulda mümkün olmayacağını belirtti

4 yorum:

  1. Mahkeme kararının bu kadar gecikmesine, ailelerin aile içi şiddeti bu kadar gizli tutmasına, kendi içinde halletmeye çalışmasına o kadar alışık ki bu ülke! Bu tür şiddet haberlerini takip etmemeyi sinirlerimin daha fazla yıpranmaması için (bu da bunun bahanesiydi.) tercih etsem de o kadar çoklar ki!

    "Nasıl olacak, ne yapacağız, ne yapmalıyız, nasıl durdurmalıyız" diye soruyorum sürekli! :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşün "kol kırılır yen içinde kalır" diye bir atasözüne sahip bir milletiz. Ne bekleyebiliriz ki diye insan ister istemez düşünüyor. Neyse ki "çocuklarınıza hümanizmi öğretmeyin" diyen yobazlara rağmen yine de çocuklarımız insanlıktan nasibini almış da yaşlanmanın getirdiği kirli hesaplarından uzak bir şekilde doğru olanı yapmayı sürdürüyor. Peki ya Roşin'in o güzel kalpli kardeşi olmasaydı? :/

      Aslında yapılması gereken gayet ortada: Doğudaki LGBTİ sorununu görmezden gelip iş batıya gelince birden en çağdaş ve en LGBTİ hakları savunucusu kesilen bu ikiyüzlü siyaset anlayışını bırakıp halka inerek yapılan yanlışlar ifade edilse belki bugün Roşin'ler ölmezdi... Yazık!

      Sil
  2. Anne halen "elaleme" ve "toplum baskısına" karşı kendilerini ve soyunu sopunu sözüm ona "normal" göstermek için "oğlum eşcinsel değildi" derdine düşmüş, ortada hayatta olmayan bir evlat! varken ve onun acısını yaşayıp suçuluarın en ağır şekilde cezalandırılmasını gerektiğini düşünmesi gerekirken. :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle düşünmez çünkü kendisi de aynı şekilde düşünüyor, ona göre de Roşin cezalandırılmalıydı, ona göre de olması gereken oldu. Onun kafasındaki şey şu: "Bir kara lekeydi temizledik, daha ne diye üzerimize geliyorsunuz? daha ne yapabiliriz? bizi utandırmayın artık yeter"

      Aynı tip yaklaşımı Zenne filminde de görmüştük; orada da anne karakteri babaya "al şu silahı şu kara lekeyi temizle!" diye baskı yapıyordu, oğlunun azmettiricisi anne ve töreydi. :/

      Töreniz batsın!

      Sil