3 Mayıs 2015 Pazar

önce çocuğum diyenlere naçizane bir teşekkür

Bugün kendimi düşünceler havuzuna derinlemesine dalmış bir halde buldum. Bu sırada biraz duygulandım, biraz da içlendim. Ama sonunda bir teşekkür borcum olduğunu fark ettim, 'çocukları' olarak. :))


Bugün çok yakın bir dostumun Feysbuk'ta paylaştığı fotoğrafını ve annesinin de bu fotoğrafın altına yazdığı "Güzeller güzeli kızım 😍 ❤️💛💚💙💜" yorumunu gördüm. Onun adına sevindim, mutlu oldum. Bir trans kız annesi olarak çocuğunu -olması gereken şekilde- bağrına basmıştı. Haliyle biraz (?) duygulandım. :))

Sonra dostumun, çıktığı bu hayat yolculuğunda en başından itibaren ailesiyle olan çatışmalarını, diyalog kurma ve kendini ifade etme zorluklarını ve yaşadığı sıkıntıları anımsadım. Gerçekten de kolay değildi.

Ama şu anda geldiği nokta itibarıyla, dönüp geriye bakınca gerçekten de "nereden nereye" denilecek bir yolculuktu onunkisi.

Sonuç ise yürüdüğümüz yol, geldiğimiz nokta bizimdi; istediğimiz olmuş, ailemiz her ne olursa olsun yanında yer almak için başkalarını değil bizi seçmişti. Bu yüzden de başkalarına karşı mücadelemizde başarılı olmuştuk. Belki de yalnızca şanslıydık, kim bilir. Çünkü annemiz gerçekten bir anneydi. :))


Hemen ardından da aklıma, daha önceki bir yazımda da anlattığım, annemi LİSTAG'a (LGBTİ Aileleri ve Yakınları Grubu) götürüşüm geldi: Oradaki insanlar... Çocukları için kendi kimliklerini bir kenara bırakıp, yalnızca "çocuğum iyi olsun, onu kaybetmeyeyim" derdi ile çırpınan ebeveynler...

Evet "kendi kimliklerini bırakıp" dedim, çünkü oradaki insanların her birinin kimliği birbirinden apayrıydı: Tutucu insanlar da vardı, çağdaş olanlar da; durumu iyi olan da vardı, durumu kötü olan da... Dert insandan olunca herkes sadece insan kimliğini alıp gelmişti, gerçekten de herkes eşitti.

Birçoklarının aksine buradaki insanlar bu kez bencil olmamışlardı; kendilerini düşünmüyor, yalnızca çocuklarını düşünüyorlardı. Kendilerinin nasıl olacağı değil, çocuklarının nasıl olacağı önemliydi onlar için. "Her şey Rabbimizden, söylenecek bir şey yok." diyeninden "Çocuğum iyi olsun da, onu kaybetmeyeyim gerisi önemli değil." diyenine kadar hepsinin tek düşündüğü şey çocukları idi.

O noktada artık, başkalarının ne diyeceği, ne tür sözlerle karşılaşacakları, kime ne açıklama yapacakları vs. vs. tüm bu soru(n)lar bir kenara itilmiş, hepsine göğüs gerilmiş ve cansiparane çocuklarının önünde yürüyen ebeveynler vardı.

İşte o ebeveynler gerçekten ebeveyndi. Öyle böyle ebeveyn de değillerdi, diğerlerinin aksine çocuk dünyaya getirmek değildi onları ebeveyn yapan; dünyaya getirdiği çocuğun hayata tutunmasını sağlamaktı. Ne kadar başarılı olduklarını/olacaklarını bilemem, ama onlarda çocuklarına her daim açık olan bu yüce gönül olduğu sürece gerçekten ebeveyn olacakları kesin.

Gerçekten ebeveyn olan, her şeyden önce çocuğum diyenlere naçizane bir teşekkürümdür. İyi ki varsınız! :))

4 yorum:

  1. Anne olmak bunu gerektirir bi tek yemedim yedirdim İçmedim içirdim demekle olmuyor. Çok sevindim böyle annelerin olmasına şüphesiz ki onlar gerçek bir anneler. ♡

    Ama şimdi düşünüyorum mesela benim çocuğum gay olsa diye inan sizlerde kabul etmesi çok kolay oluyor ama çocuğum da şöyle bir duraksıyorum yani hayal edemiyorum bile. Ama öyle birşey olursa inan ondan 10 adım önde yürürüm, toplumun saçma sapan kurallarını yıkar çocuğumu topluma göre değil de , toplumu çocuğuma göre yaparım çünkü o benim çocuğum benim canım bitanem. Tek korkum ne olurdu biliyor musun insanların ne dediği zerre umrumda değil hepsi ile kavga ederim hepsini akrabaların siler atarım kim ki onlar. Ya benim çocuğuma zarar verirlerse diye korkarım çünkü insanlar farklı olanı sevmezler. Çocuğum için herkesle savaşırdim ve galip gelen tabii ki de biz olurduk ;)

    Sanki çocuğum oldu gay çıkmış gibi ne çok konuştum öyle O.o Ama napayım evlenmeyi düşünmeyen ben oturmuş çocuğumu hayal ediyorum O.o

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette LGBTİ bir çocuğun yaşayacağı zorluklar vs. bakımından, ebeveynlerin endişelenmesi doğal. Ama bu endişe, kendini yetersiz hisseden ebeveynde çok daha fazla oluyor ve bu hayatını alt üst edecek derece bir korkuya dönüşüyor. Çünkü biliyor ki yapması gerekeni yapmadı; çocuğunu önüne çıkabilecek bu tarz çukurların üstünden nasıl atlaması gerektiğini öğretmedi. E haliyle korkuyor, korkması da gerekiyor. :))

      Ama eğer bilinçli bir ebeveyn olursa, ve yeterli olmak adına kendini sürekli geliştirirse, çocuğuna zaten bu tür zorlukların üstesinden nasıl geleceğini öğrettiği için, endişesi minimum seviyeye iniyor. :)) "Ben çocuğuma güveniyorum, çünkü eğitimime güveniyorum." diyebiliyor. :))

      O yüzden ben şuna da inanmıyorum: "Ya ben çocuğuma güveniyorum da çevreye güvenmiyorum" falan hepsi yalan. Sen çocuğuna güvenmiyorsun arkadaş. Sen öyle bir yetiştirirsin ki o çocuk çevre ne olursa olsun ona karşı hazırlıklı olur kendisini korur. Zaten iyi bir ebeveyn çocuğunu koruyan değil, çocuğunun kendisini nasıl koruması gerektiğini öğretendir. Yine aynı yere çıkıyoruz yani. :))

      Neyse bu kadar detaya en azından bir yorum içinde girmeye gerek yok. :D Sonra ayrıca konuşuruz bu konuyu Gülşah'cım. :D Kısaca demek istediğim sen bir ebeveyn olarak çocuğunu iyi yetiştir, kendine güven o çocuğun başına neredeyse hiçbir şey gelmez. :))

      Yorumun için teşekkür ederim. :))

      Sil
    2. Evet bak haklısın çevreye güvenmiyorum sözü annemin çok ünlü bir klasik sözündür :D

      Bakalim bi anne olayım da o zaman her şey daha net olacak :)
      rica ederim ^^

      Sil