"Bi Gayin Günlüğü" blogunun sahibi arkadaşım Kaan Arer ile genelden özele birçok soruyu yanıtladığı uzunca bir röportaj hazırladım. İki kısıma ayırdığım bu röportajı, beğeneceğinize eminim. Neyse artık fazla oyalamayayım sizi de bir an evvel okuyun. :)
- Blog ve LGBTİ camiasında zaten yeterince tanınan birisisin, ancak yine de bilmeyenler olabilir diye sorayım: Kaan Arer kimdir?
Ayşe Arman röportajından sonra ben bile kendimi bir kez daha tanımış oldum. Orada gizli saklı hiçbir şey kalmadı zaten. Kaan Arer gey bir karakter. Geylere yardım amacıyla elinden geldiğince çaba gösteren, eşcinsel bir hayat yaşayan, okuyan, yazan, eleştiren tam bir Türk karakter.
Kaan çayına pötibör bisküvi banmaya bayılır, Türk dizileri izler, Türk edebiyatının seçkin eserlerini okumayı sever. Turing toplantıları şimdiye kadar yaptığım en güzel işlerden birisidir.
Tartışılmaz en güzel eserim bigayingunlugu buloğudur. Oradan çok fazla gence ulaşıyorum.
- O halde bu yardımsever yönünden devam edelim. Çok sayıda eşcinsele yardımcı olduğunu bizzat biliyorum. Peki bunun nedeni, her eşcinsel bireyin geçmişinde yaşamış olduğu türde zorlukları senin de yaşamış olman mı? Senin nedenin hangisi?
Sanki Tanrı beni dünyaya insanlara yardımcı olayım diye göndermiş. Ama gerçek bir yardımdan bahsediyorum, bir dilenciye para vermek, bir çocuğu pisi pisine kandırmak filan değil. Benim bu dünyadaki misyonum ihtiyaç duyan bireylere yardım edebilmek. Bu açıdan aslında sadece misyonumu gerçekleştiriyorum. Benim için mutluluk, başkalarının mutlu edebildiğimi görebilmektir. İş böyle olunca benim çektiğim sıkıntıları, benden sonra gelen gençler çekmesin diye internet ortamında yazmaya başladım. Üzerinden 4 yıl geçti, şu an aldığım e-postaların sayısını bile bilmiyorum. "Her gece yatarken 'iyi ki varsın Kaan' diye dua ediyorum" diyen e-postalardan bahsediyorum; "ölene kadar da dua edeceğim" diye biten mektuplar. Çünkü bu ülkede gençler tutanacak bir dal arıyorlar, "seni okudum ve intihardan vazgeçtim, güç buldum" diyen bir e-posta bile aldım. İşte bu postalar beni o kadar mutlu ediyor ki ölsem gam yemem artık diyorum. Belki misyonumu tamamlamadım ama büyük bir adım attığımın farkındayım. Bunun sevincini yaşadım.
- Ne mutlu sana ve elbette bizlere ki LGBTİ bireyler olarak bize uzatılan, tutabileceğimiz bir dost eli olmuşsun. Ama bir de tutunamayanlar var; ne yazık ki, daha geçenlerde bir LGBTİ bireyin daha intihar ederek aramızdan ayrıldığını öğrendik. Bu bakımdan uzatılmayı bekleyen ama bir türlü uzatılmayan ellerin de olduğunu düşünüyor musun?
Ben bir blog tutuyorum ve orada yazı yazıyorum zaten
herkese ulaşmak elde değil. Çok küçük bir çerçeve. Bu iş sadece bir blog açarak
bir yere kadar gelir. Bizim asıl sorunumuz çokça siyasi, devlet erkinin
elinden geçiyor. Çünkü bir devlet kurumu eşcinseller vardır ve hep
beraber yaşamalıyız demediği sürece bunu topluma anlatabilmemiz mümkün
değil. Devlet kurumuna bunu söylemesi için baskı yapabilmek için de
sivil toplum örgütü olmak lazım. Hiçbirimiz hepimiz kadar güçlü
olamayız. Sivil toplum örgütlerimiz var ama bu örgütlerin ne iş yaptığı,
ne kadar yararlı olduğu başka bir konu.
"LGBTİ KURULUŞLARI HİÇBİR ŞEYİN İYİLEŞMEMESİNİ HEDEFLİYOR"
- Sence ülkemizdeki LGBTİ hakları aktivizmi yeterli düzeyde ve etkili mi?
Derneklerde tamamen gönüllü çalışılırsa, hiçbir para mevzusu dönmezse ve yardım toplanmazsa işte o zaman haklarımız savunulur, ama Türkiye'de işler böyle gitmiyor. Ülkemizde LGBTİ haklarının hiç olmamasından ötürü AB'ye uyum protokolünden yararlanarak derneklerimiz AB'den maddî destek alıyorlar. Bu desteklerin oldukça yüksek olduğunu artık sağır sultan bile duydu. Sorun da işte burada başlıyor. LGBTİ kuruluşları haklarımızı savunur gibi yaparken aslında hiçbir şeyin iyileşmemesini hedefliyorlar. Çünkü işin içinde para var, eğer eşcinsel hakları kabul edilirse haliyle o derneklere aktarılan paralar kesilir. Bu yüzden de AB'den yardım alan kuruluşlar ne yazık ki çıkarları uğruna, sadece olumsuz haberleri medyaya yansıtmayı ve bir iki yürüyüş düzenlemeyi çalışma olarak görüyorlar. Özellikle olumsuz haberleri bolca yaymaya çalışıyorlar ki ülkemizde hiçbir düzelme olmadığını birilerinin gözüne sokabilsinler. Eşcinsel haklar için yapıcı ve kalıcı, cinayetlerin önüne geçici bir çalışmaları ne yazık ki yok.
- Yetersiz kalındığı ortada, ancak hiç mi olumlu bir faaliyetleri yok?
Tabii ki güzel şeyler de oluyor; örneğin, bir derneğimiz tüm milletvekili adaylarına bir metin götürerek imza kampanyası başlattı. Bunu destekliyorum, bu tarz eylemlerin daha da güçlü bir şekilde artması gerekiyor. Ama derneklerimizin Meclis çatısı altında çok daha yoğun faaliyet göstermesi gerekiyor.
- Şu anda olmasa bile ileri bir zamanda Kaan Arer'i bir dernek çatısında aktivizm yaparken görmemiz mümkün mü?
Tabii ki mümkün aslında şu an hayatımı bu aktivizme herhangi bir yasal sorun kalmayacak şekilde ayarlamaya çalışıyorum. Örneğin, öğretmenlikten uzaklaşmam şart. Çünkü açık olduğumda öğretmenlik yapmamı kaldıramaycaklar, ve benim geçim sıkıntım olmamalı. Derneklere akıtılan paralara muhtaç olmadan bu işi yapmak istiyorum.
"OKUMAK İSTEYEN ZATEN OKUYOR, YASAKLAMANIN BİR ANLAMI YOK"
- Son zamanlarda "müstehcenlik" bahanesiyle birçok
LGBTİ içerikli siteye erişim engellendi. Bunlardan biri de senin blogun
oldu. Bu engellemeler ve sansür hakkında ne düşünüyorsun?
Hükületimiz (bu ülkede hükümet birebir devlet
olmuştur bu yüzden ben kısaca hükület diyorum) halkını çok sevdiği için
ve halkının karar verebilecek yetide olmadığını
bildiği için "Her şeyin kararını biz verelim siz hiç düşünmeden rahat
rahat yaşayın" diyor. Bu inançla internet sitelerine de el attılar. Benim
seks yazılarımı okusanız örneğin Mavi Bornozlu Adam veya Hamamda Seks
aslında çokça naif yazılardır ki, içerisinde pornografik öğe
bulamazsınız. Bunlar tamamen erotik yazılardır. Erotizm ise kanaatimce
zararlı bir şey değildir. Ama müstehcen mi müstehcen. Okumak isteyen
zaten okuyor, yasaklamanın da bir anlamı yok. Okumak istemeyen de zaten
milyonlarca blog arasından seks yazısını arayıp bulamaz ve okumaz.
Kimseye bir şeyi diretmiyoruz. Zorlamıyoruz.
- Peki ya engellemelere maruz kalmamak adına erotik içeriği kaldırmayı düşünür müsün?
Gerek görmüyorum. Çünkü Kaan Arer her şeyi lisanı
münasiple konuşabilen, kapalı toplum olmaya itiraz eden, bu yüzden kendi
sırlarını bile ifşa etmekten çekinmeyen açık, dürüst, samimi bir insan.
Seksi hayatımdan çıkaramayacağıma göre, yazılarımdan da çıkarmak istemem.
Ayrıca bu blogu neden açtığımı az evvel anlatmıştım, bu
amaca ulaşabilmek için yüksek tık alan bir site olması gerekiyordu.
Yoksa Google aramalarında üst sıralarda çıkamıyorsunuz. Yani biraz daha
ulaşılabilir olmak için seks pazarlamak zorunda kaldım. Çünkü seksten
bahsetmezsen hiç görünür olamazsın, o zaman da amacına ulaşamıyorsun.
Yani seks yazayım demedim, ama baktım ki sadece o yazılar tık alıyor, o
zaman her yıl iyi bir seks yazısı yazma kararı aldım. Çünkü başlığı çekici olan bir yazı paylaştığımda onun
için gelen trafik blogu bir sene götürüyor. Ben de stratejik davranarak
her yıl bir seks yazısı patlatmaya çalışıyorum.
Röportajın ikinci kısmında, Kaan Arer'in "hetero" hallerini ve nasıl "uyuz" olduğunu merak edenler için: Röportajın devamı :)
Arkadaşımın yaptığı ilk röportaja ilk yorumu da ben yaparım tabi ki :) Çok güzel olmuş ellerine sağlık canım. Röportajlarının devamının gelmesini diliyorum :D İlk röportaj böyleyse 2. partı da merak ettim şimdik :D
YanıtlaSilTeşekkür ederim İpek'cim, beğendiğine sevindim. :)) İlk yorumumun senden gelmesi de artık bana uğur getirir. Teşekkür ederim. :*
Sil"LGBTİ KURULUŞLARI HİÇBİR ŞEYİN İYİLEŞMEMESİNİ HEDEFLİYOR"
YanıtlaSilCümle o kadar net ki... İçeride sokaktaki vatandaş algısının birebir karşılığı sergileniyor. Yardım talep ettikleri konularda çözüm ürettiğimizde, olması gerekeni dillendirdiğimizde uzaklaştırılıyoruz. içlerinde özgürlük için ciddi aktivistlik yapan bireyler tanıyorum ama onlar da yetersiz kalıyor çoğunluk karşısında... Yine bir az sonra vakıası olduğu için yine sinir oldum reklam mı alıyorsunuz arkadaş :)) Turing ekibini tanıdığım için mutluyum :)
Ahaha Nakhar yaa :D Yok bizde hizmet beleş de iki seferde dikkat çekerek okunurluğu arttırmış oluyoruz. :) Maksat daha çok kişiye erişmek. :)
SilTuring konusunda da aynı hisleri paylaşıyoruz. :))
Sevgili Nakhar aslında dernekler hakkındaki cümle fazla net olmuş. Kesinlikle iyi niyetli insanlar da var ve bu dönen işlerden haberleri bile yok. Ben burada derneklerin karşı karşıya kaldıkları paradoksu anlatmaya çalıştım. Haksız yere kimseyi üzmek istemem.
SilGüzel yorumun için teşekkürler :)
Çok güzel bir röportaj olmuş. Sorular ve cevaplar tatmin edici. 2.part beklenmekte :) .
YanıtlaSilTeşekkürler Nazenin, bu ilk röportajım o yüzden biraz acemilik çekmedim değil, buna rağmen soruları ve yanıtları -ki burada Kaan'ın katkısı söz konusu- beğendiğine sevindim. Yorum için de ayrıca teşekkürler. :))
SilKaan'ın hetero! olduğu, kafasındaki sorularla boğuştuğu ve o soruların çözümlerinde yardımcı olmaya çalıştığım zamanlara denk gelir benim ile tanışması. İyi ki de tanışmış olduk.
YanıtlaSilGüzel söyleşi, devamı beklenmekte.
O halde ikinci kısımda yorum yapacağın daha çok şey bulacaksın belli ki. :D
SilYorum için teşekkürler... :))