6 Haziran 2015 Cumartesi

Kaan Arer'le röportaj -2

Kaan Arer'le yaptığımız röportajın ikinci kısmı. Tamam tamam tutmuyorum sizi, hadi iyi okumalar... :)


"YILLARCA KENDİME İŞKENCE YAPMIŞIM"


- Biraz da özel konulardan bahsedelim. Kendini kabullenme sürecin sırasında bir kız arkadaşının olduğunu biliyoruz. Ama bu kısım biraz ucu açık kaldı ve birçok insan bunu, "bir eşcinsel erkeğin de kız arkadaşı olabilir" şeklinde yanlış anladı. O dönemde kız arkadaşının olması senin için ne ifade ediyordu?

Ben büyük bir baskı altında yetiştim. Babam eşcinsel olmamı yasaklamıştı. Bunun da etkisiyle yıllarca eşcinsel olduğumu kabul edemedim. Hatta bu konuda çok cahildim, bu yüzden korkuyordum. Yani açıkça homofobiktim. Haliyle heteroseksüel bir yaşam sürmem gerekiyordu, "bir kız ile deneyeyim bakalım ne olacak" diye yola çıkmadım, kendimi hetero sandığım için ilişki yaşadım. Bu ilişki de biraz uzun sürdü. Bunun sebebi insanlar üzerinden bağımlılık yapmamdan ötürü olabilir. Ben ayrılmak istesem de hiçbir zaman kız arkadaşım kabul etmedi. Ama o da zaman içerisinde benim eşcinsel olmam gerektiğini anladı. Yani bunu da açıkça söylüyordu. Ben kendimi kabul etmediğim için tabii ki itiraz ediyordum. Kendimi kabul etmemle beraber şunu anladım ki yıllarca kendime işkence yapmışım.

- Bu sürecin seni nasıl yıprattığını tahmin edebiliyorum. Peki bu hetero oyununu nasıl sürdürebildin?

Kendimi hetero sanıyordum o yüzden toplumda gözlemlediğim, romanlarda okuduğum şeylerin benim ilişkimde de olması için çaba harcıyordum. Her şey biraz eğreti duruyordu, içime sinmiyordu bir türlü ama bunu hep deneyimsiz olmama, bu konularda cahil olmama veriyordum. Kendimi eğitirsem bağımlılık yapan bir sevgili olabileceğimi biliyordum. Sanırım bunu başardım da.

- Belli ki davranışların açısından karşı tarafı kendine bağlayacak derecede başarılı bir "heteroseksüel sevgili" olmuşsun. Ama ya senin ona karşı olan hislerin?

Aşık olduğum bir erkek vardı, ama "hetero olduğum" için o çocuğa aşık olduğumu kabul etmediğimden kız arkadaşıma yönlendirmeye çalışıyordum. Ama hiçbir zaman o çocuğa karşı hissettiklerimi kız arkadaşıma karşı hissetmedim. Hiçbir zaman o çocuk kadar sevmedim, kıskanmadım. Tabii o günlerde bunun farkında değildim. Ama aklım karışıyordu bu çocuğu neden bu kadar özlüyorum ben diye için için soruyordum, ama cevap bulamıyordum.

- Ayşe Arman'ın sormadığı soruyu ben sorayım. Peki eşcinsel bir erkek olarak bir kadınla sevişme hissi senin açından nasıl bir şeydi?

Ayşe Arman'a açık olmadığım kadar burada açık olayım. Kız arkadaşımla evli gibi yaşıyorduk. Bu yüzden neredeyse üç yıl boyunca sürekli seks yaptık. O kadar çok seviştik ki bu konuda oran bile çıkarabilirim. Bunu neden açıkça söylüyorum çünkü bir kez, iki kez gibi bir elin parmağı kadar az ve seyrek sevişseydik belki hepsinden zevk alırdım. Ama şimdi şunu diyebilirim ara ara zevk alarak boşaldığım oldu. Oranlarsak sevişmelerimizin %10'u beni doyurmuştur. Geri kalanlarında zevk alıyormuş numarası yapmak zorunda kaldım. Boşalabilmek için bir erkekle seviştiğimi hayal ettiğim çok olmuştur. Hayal dünyamda hep bir erkek vardı ve onu hiç aldatmıyordum. Sevişmelerimde partnerim olarak hep o çocuk oluyordu. Bunu bir türlü aşamıyordum.

- Sırf beklenen bu diye bir şeyleri yapmak zorunda kalmak... Gerçekten de çok zor bir durum. O halde bunu başkalarının da yaşamasını öğütlemezsin değil mi?

Bu asla öğütlenebilecek bir şey değil. Bu tam bir rezillik, kepazelik. Benimki tamamen bir cehalet hatası. O yüzden bu kadar rahat anlatıyorum. Yoksa açık açık söylüyorum: Hisleriniz neyse siz de osunuz. "Bir kadınla sevişeyim bakalım ne olacak?" diye bir kuşkunuz olmasın. İnanın hiçbir şey olmuyor.

Bu çok büyük bir iç savaş. Ama savaşın kazananı olmuyor. Eşcinsellik için sadece ama sadece büyük bir kabul gerekiyor.

"ÂŞIK OLDUĞUM HER ADAM ÇOK GÜZELDİ"

- Anlaşılan sonraki ilişkilerinde bir daha hiç tenin kadın tenine değmedi. Peki ya ondan sonrası? Yani erkekler? Sonraki ilişkilerinde o kızda bulamadığın şeyi buldun mu?

Buldum. Aslında güzel olan tarafı bulduğumu artık kabul ediyordum. Bir erkeğe âşık olunabileceğini, bunun çok doğal ve normal bir şey olduğunu kabul etmiştim. Kabul ettiğim gibi birisini buldum, deli gibi narin, saygılı, düşünceli bir erkekti ve hemen aşık oldum. Âşık olduğum her adam çok güzeldi.

- O halde "Kaan Arer bir aşk insanıdır" desek yanlış demiş olmayız herhalde?

Aşk avcısı diyelim... Nerede bir aşk varsa onun izini sürer, bulur ve sahip olur. Tabii elimde olmayan sebeplerden ötürü kısa süren ilişkilerim de oldu ama ben hep aşıktım...

"HAYAT O KADAR KISA Kİ PİŞMAN OLMAYA VAKTİM YOK!"

- Geçmişe baktığında "keşke sona ermeseydi" dediğin sende iz bırakmış veya tam tersine "hiç yaşanmasaydı" deyip pişman olduğun bir ilişkin oldu mu?

Ben aşık olduysam eğer, hayatta ayrılmam. Yani şimdiye kadar hiçbir aşkımdan ben ayrılmadım zaten... Hep terk edildim...

Diğerine gelince, pişman oldum diyemem, ama bazı cinsel deneyimlerim oldu. Olmaması gereken şeylerdi. Libidoma hâkim olamadığım için yaşadığım cinselliklerim oldu. Ama hayat o kadar kısa ki pişman olmaya vaktim yok!

- Bir tanesini bizlerle paylaşabilir misin?

Bir keresinde başımdan şöyle bir olay geçti. Uzun süredir bir ilişkim yoktu ve Gabile'de dolaşırken bizim kasabadan birisiyle tanıştım. Pek tipim değildi, ama bir kere numaramı vermiş oldum. Sonra adam sürekli evine çağırıyor filan. Bir iki ay adamı yalvarttıktan sonra gittim. Tabii adam vaat ettiği hiçbir şeyi yapmadan sadece seviştik ve ben kaçtım. Çok fazla katlanamadım. İlk tek gecelik ilişkimdi. Sonra aradan bir ay geçti geçmedi ben bir kaşınıyorum, kaşınıyorum, bildiğiniz uyuz olmuşum. Kesin o adamdan geçti. Uyuz olmama rağmen o adamdan bile pişman olmadım hiç. Sonra ilacını kullanarak iyileştim tabii.

- Ve buna rağmen pişman olmadın mı yani? :)

Hiç kimsenin etkisi altında kalmadan verdiğim kararların ardında durabilecek kadar güçlü birisi olduğumu düşünüyorum. O adamla sevişmek için ben kendim gittim, kimse beni zorlamadı, giderken de hiç tanımıyordum, tek gecelik bir şeydi, her türlü hastalığın bulaşması olasıydı, bu riski göze alıp gitmiştim. Prezervatif kullanmak bir çok deri hastalığından sizi korumuyor. Bunu da biliyordum. Pişman olacak bir şey yok. Bu da benim için bir deneyim oldu.

- Son olarak konuyu eşcinsel evliliklere getirmek istiyorum. Biliyorum ki şu anda sürdürdüğün çok güzel de bir birlikteliğin var. Aklınızda evlenme düşüncesi var mı? Kaan Arer eşcinsel evlilikler hakkında ne düşünüyor? 

İki ayrı cevabım var. Bir romantik cevap: Biz evliyiz bile. Yani yasal olarak mümkün olmadığı için herhangi yasal bir dayanağımız yok. Ama bir insanın bir insana verdiği sözden daha değerli bir şey de olamaz. Bence samimiyet ve vicdan tüm yasal zorunluluklardan değerlidir.

İki reel cevap: Eşcinsel evliliğin ülkemizde de olması için uygun şartlar oluştuğunda var gücümüzle çalışacağız. Şimdilik genciz herhangi bir miras durumumuz yok, bu yüzden yasal sıkıntılarımız yok; ama bundan 20 yıl sonra benim annem babam ölecek, örneğin bireysel emeklilik fonum eşime kalsın isteyeceğim. Evimi, arabamı onun desteğiyle alacağım sonra benim kuzenlerime mi kalacak yani. Bu yüzden evlilik gerekli.

Hepsinden daha önemli cevap: Devlet erkinin yasal olarak getirdiği her türlü hak toplumun bizi daha kolay kabul etmesine sebep olacaktır. Bu yüzden çok önemlidir.



Dostum Kaan Arer'e sorularımı içtenlikle yanıtladığı için teşekkür ederim. :))


8 yorum:

  1. "Babam eşcinsel olmamı yasaklamıştı." kısmını anlamadım. Babası, o zamanlar Kaan'ın eşcinselliğinden ya da böyle eğilimleri olduğundan haberdar mıydı? İşte bunu merak ettim. Onun dışında kız arkadaşı olması ve o zamanlardaki hisleriyle ilgili daha ayrıntılı bilgi sahibi oldum. Kaan'ın eşcinsel evlilik hakkındaki görüşlerine de katılıyorum. Ancak, "uygun şartlar" derken millette veya mecliste bu konu hakkında olumlu bir ortamın oluşmasını mı kastediyordu, tam anlayamadım. Bence böylesine bir ortamın oluşması için de bizim çalışmamız gerekiyor.
    Sorular da cevaplar da çok güzeldi. Acemilik falan diyorsun ama genel olarak bir acemilik görmedim, ellerine sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Kalbî'nin Sesi :)) Eğer saydığın konuları sorumlarımla yeterince açıklığa kavuşturamamışsam bu acemiliğimden işte. :D Biraz da bazı şeyleri kısmen de olsa bildiğimden sormak aklıma gelmedi sanırım, onunla da ilgili. :)) Yorumun için tekrar teşekkürler... :))

      Sil
    2. Sevgili Kalbi'nin Sesi Babam orta okul dönemimde toplam 2 yıl beni gerçek bir erkek olarak yetiştirmek için yüksek çaba harcadı. Bir noktadan sonra intihar düzeyine geldiğim olaylar yaşadık. Aile içinde kaldı ama benim hala travmatik olarak unutamadığım şeyler. Feminen davranışlarımdan ötürü beni çok yıprattı.

      Uygun şartlar derken kastım şudur, parayla alakası olmayan bir dernek kurmamız gerekiyor ya da samimiyetine güvenebileceğim bir derneğe katılıp oradan saldırmaya başlamamız gerekiyor. Ama bunun için ekonomik bağımsızlığımı ortaya koyabilmem şart. Çünkü o gün geldiğinde belki işten çıkarılacağım, evsiz kalacağım, yani bazı durumları göze alıp bu işe soyunmak gerekiyor. Kontrollü Aktivist olmak için şimdilerde biraz daha çalışmam gerekiyor. Şartlar dediğim kişisel olarak kendi şartlarımdır.

      Teşekkürler.

      Sil
    3. Sevgili Geylesof kimse dört dörtlük değil zaten. Okurken sanki bir dergi ya da gazetedeki söyleşilerden birisini okuyormuş gibi hissettim. Ve soruların birbiriyle bağlantısı, manşet olabilecek sözlerin ön plana çıkarılması dikkatimi çekti. Onun için zevkle okudum. Ayrıca merak edilebilecek her şeyi sorsaydın, bu röportaj bir düzinelik yazı dizisi olabilirdi. :)
      Kaancığım cevapların için teşekkür ederim. Orta okul yıllarında yaşadıkların için üzüldüm.Anladığım kadarıyla lgbt dernekleriyle alakalı seninle aynı şeyleri düşünüyorum. Yepyeni bir oluşum içerisine girmemiz lazım. Böyle bölük pörçük, bir hedefi olmayan, küçük alanlara sıkışmış, nasıl bir kitleyi temsil ettiği belirsiz dernek veya oluşumlarla bir noktaya varılabileceğine inanmıyorum. Ne yazık ki bu konu üzerine kafa yoran, bir şeyler yapmalıyız diyen birisini görmemiştim. Birileri varmışsa da sesleri çok cılız çıkmıştır belki. Tüm lgbt bireyleri temsil edebilecek, sesi daha gür çıkan bir oluşum için sadece senin değil herkesin bir şeyler yapması lazım. Ancak, toplumsal bir özelliğimiz olsa gerek, birisi önayak olup, elini taşın altına koymadan kimse o işe yanaşmıyor. Özetle, senden bunları duymak beni sevindirdi.

      Sil
    4. Çok zarifsin Kalbî'nin Sesi, tekrar teşekkür ederim. :))

      Bu arada dernek olayıyla ilgili ben de değinmek istiyorum. :)) Burada sıkıştırılacak bir konu değil, ama elini taşın altına koyan birileri aslında çokça var; ama görünür olup bir araya gelebilen kimse yok. Sorunumuz da buradan kaynaklanıyor. Belki bir detaylı yazı yazarım, bununla ilgili. :)

      Sil
  2. Her sorudan sonra Kaağğaaaaan diye ağlayasım mı geldi ne oldu bana o.O

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. duygusal bir dönemdesin kuzum hep ondan oluyor bunlar :D

      Sil
  3. Tabii cinsellik kısımları hariç u.u

    YanıtlaSil