20 Aralık 2012 Perşembe

bir "sıfır" daha

En son hoşlandığım çocuğun bir kızla ilişkiye başladığını öğrendiğimden ve hissettiğim duygulardan bahsetmiştim. O günden bugüne hiçbir gelişme olmadı. Hatta gerileme oldu...

Bazen hani hissedersiniz ya bir şeye o kadar yakın olmak isterken gerçekler yüzünüze tekrar tekrar çarpar ve siz canınızı acıtmasına rağmen yine de ona yaklaşmadan edemezsiniz. Benimki de o türden bir çaresizlikti. Bu son yaşadığım olay nedeniyle uzak durmam gerektiği halde bir fırsatını bulup ona yakınlaşmak istiyordum. Aslında "istemek" doğru kelime değil, çünkü bunu bilinçsiz bir şekilde yapıyordum.

Olanların hiçbirine anlam veremiyorum. Hayatımda belki de ilk defa mutluluğa bu kadar yakın hissedip bir kere daha yüz üstü bırakıldım. Yine kafamda kurduklarım ve sonucunda bir başına kalışım. Ama geçen seneki olaylardan sonra bir kere daha bu darbeyi yememek için o kadar temkinli yaklaşmıştım ki yani neredeyse emindim beni sevdiğine. Hiçbir şeye başlayamadan bitmesi gerçekten fazlasıyla hüzün verici.

Artık reddedilmeler ardı ardına gelmeye ve canımı kat kat acıtmaya başladı. Neden böyle olduğuna dair hiçbir fikrim olmadığı için belki bir şans daha vardır deyip aptalca çırpınışlarım artık özsaygımın sağlamlığını sorgulamama neden olmaya başladı. Artık durmam gereken noktada olduğumu fark ettim. Artık durmalıyım. Artık kalbimde ve beynimde onun değeri sıfır olmalı. Üzülmemek için hiç yaşanmamış gibi davranmaya devam etmeliyim. Buna dayanabileceğimi sanıyordum; ama o kadar sağlam bir yapıya sahip olmadığımı anladım. Artık onun hiçbir değeri yok. Tüm irtibatımı kesiyorum aynı öncekilerde olduğu gibi...

12 Aralık 2012 Çarşamba

şaşırtıcı yalnızlığım

İlk özel yazımı bunu üzerine yazmak aklımın ucundan bile geçmezdi. Ben yaşadığım (veya öyle sandığım :) ) daha az buruk şeylere yer vermek istiyordum. Ama hayat böyle bir şey, ne zaman neyle karşılacağınız belli olmuyor. :)


Başlıktan da anlayacağınız gibi beklemediğim bir şey oldu ve hoşlandığım çocuğun bir kızla ilişkiye başladığına an itibariyle şahit oldum. Hani Yetenek Sizsiniz'e çıkan bir darbukacı vardı ya "sevdiğim kız bana abi deyince..." diye şarkısı vardı hani. İşte onun eşcinsel uyarlamasını yaşıyorum: "sevdiğim çocuk bana abi deyince" :D bildiğin abisi olduk şaka maka. Yani hep öyleymişiz de ben anlayamadım. :) "Çok sarstı mı seni bu olan?" diye sorarsanız, dürüst olayım, beklemiyordum. O yüzden şaşırdım, ama bekliyordum da aynı zamanda. :) Yani demek istediğim heteroseksüel olacağı hep beynimin bir kenarına kazılıydı, özellikle de son zamanlarda; ama bu şekilde öğrenmeyi beklemiyordum. Acaba çevrim içi mi diye bakmak için Facebook'a girdiğimde birden ana sayfamda "Yeliz ile ilişkisi var" yazısını görünce haliyle baya bir şaşırdım. :)

Yine Pollyanna'ya bağlayayım ben: Aman en azından erkenden öğrendim artık ona göre davranırım, neyi konuşup neyi konuşmayacağıma ona göre karar veririm falan filan falan filan... Tamamdır kendimi yine en güzel şekilde uyuttum, artık her zamanki gibi hiçbir şey olmamış edasıyla hayatıma devam edebilirim. Ruhumda açılan yaralar yüzünden inlemek yerine yarayı açacak bıçağı görmezden gelmek insanı daha huzurlu ediyor doğrusu.

Genel itibariyle özetleyecek olursak: Hetero olacağını bile bile sevip ona gönlünde büyük bir yer açarsın. Bunun üzerinde oluşturduğu sevinci henüz yaşayamadan bir de bakarsın ki bir kızla ilişkisi olduğunu öğrenmişsin. İşte o an fark edersin; artık o güzel sahilde güneş batmaktadır. Arkanda o, yeni sevgilisiyle birlikte dururken son kez bakarsın. Yüzünde tanımlayamadığın bir gülümseme oluşur hoşça kal dercesine ve gururlu bir şekilde önüne bakar ufuk çizgisine doğru yoluna devam edersin. İşte eşcinsel olmak böyle bir şeydir: Onurlu ve diğerkam...

 
Bu da ekstradan bir güzellik olsun benden size... :)

8 Aralık 2012 Cumartesi

önsöz gibi bi'şey

Yaşadığım ve anlatmak istediğim çok şey olmasına rağmen hepsini burada yazmayacağım, zaten yazamam da. Fakat yeri geldikçe önemli olan kısımlarını anlatacağım. Burada özelimle ilgili daha çok yeni gelişmelerden ve içsel karmaşalarımdan, ayrıca geneli ilgilendiren meselelerle ilgili düşüncelerimden bahsedeceğim. İşte başlıyoruz...


Ben sıradan bir üniversitede sıradan bir bölüm okuyan sıradan bir gencim. Benim diğerlerinden farkım ise bir erkek olarak erkeklerden hoşlanıyor olmam. Adını ne koymak isterseniz koyun. Şimdi kimileri neden açıkça cinsel yönelimim şu demiyorsun diye yazış şeklimi yadırgayabilir. Hemen belirteyim: Kendini tanımlama sorunu çektiğimden değil kendimi insanların kendini sınıflandırma çabalarının dışında tutmak istediğimden böyle yazmayı tercih ediyorum.

Tüm dünyada cinsel yönelim anlamında bir uyanış söz konusuyken, Türkiye'de nedense LGBTİ bireyler bir "kış uykusu" içinde umursamazca "yan gelip yatıyorlar". Herkes yalnızlıktan şikayet ederken, kimliklerinin ifşa olması korkusuyla hayatlarını yaşayamazken sanki bu sorunları onlar yaşamıyormuşçasına görmezden geliyorlar, ses çıkarmıyorlar.

Tabii bu "suskunlar"ı oynama durumu için yalnızca onları suçlamıyorum; heteroseksist çoğunluk ve onların kutsal gelenekleri de ses çıkarmaya pek olanak vermiyor. Özellikle de tanrı sevgisinden bahsedip de sonra tanrıyı nefret dolu süper güç olarak görenler bunu diğer toplumlara dayatınca daha da bir sıkıntı oluşuyor tabii. Neyse bu konulara ileride daha derin yer vermeyi düşünüyorum.

LGBTİ bireylere sesleniyorum: Kabul etsinler veya etmesinler onurlu yürüyüşümüzü gerçekleştirmek bizim hakkımız ve bunu yaparken de sessiz kalmayacağız.

Şimdilik bu kadar. İlerleyen zamanda daha özel konulara gireceğim bu kadar genel şu an için yeterli. :)

koca bir merhaba!

Uzun zamandır aklımdan geçen ama bir türlü kafamı toplayıp yazamadığım, yazmaya üşendiğim şeyleri artık burada paylaşmaya karar verdim. Umarım istediğim şekilde kendimi ifade edebilirim. Herkese koca bir merhaba... :)